Site icon Erasmusgram

Yağmur, Romanya’da Erasmus Deneyimini Anlatıyor

Herkese merhaba,

Size geçen sene deneyimlemiş olduğum Erasmus maceramdan bahsedeceğim fakat önce kendimi tanıtmak istiyorum.

Ben Yağmur Çevir. Kocaeli Üniversitesi Kimya bölümü son sınıf öğrencisiyim. Geçen sene hasbelkader girmiş olduğum erasmus sınavında iyi bir puan alınca “Yağmur kaderin döndü bas git kızım kim tutar seni be!” diyerek kendimi yaklaşık 5 aylık bir macerada buldum. Ama ne macera  Öncelikle şunu belirtmek istiyorum.

Bu yaşadıklarımı sizinle paylaşmamın sebebi Kimya bölümünden erasmus yapan arkadaşlarımın azınlıkta olduğu, varsa da deneyimlerini paylaşmamasıdır. Çünkü inanın o kadar site araştırdım, tabii ki yardım aldıklarım da oldu, fakat “Heh be!” dediğim, bölümümle alakalı yararlanabildiğim bir site bulamadım ne yazık ki. O yüzden aranızda Kimya okuyan varsa ve bu program ile yurt dışına gitmeyi düşünüyorsa elimden geldiğince bilgilerim doğrultusunda yanınızda olacağımı bilmenizi isterim.

Aklınıza takılan herhangi bir soruda aşağıda instagram adresim ve blogum üzerinden bana ulaşabilirsiniz.

Hadi başlayalım!

Öncelikle sınav sonuçları açıklandığında ülkelere şöyle
bir göz gezdirmiştim ve arasından en çok ilgimi çekenler Avusturya ve Macaristan olmuştu. Fakat kontenjanları çok az olduğu için sıra bana geldiğinde ingilizce eğitimi olan tek ülke Romanya kalmıştı.
İspanya ve İtalya da vardı fakat B1 seviyesinde kendi dillerinin sertifikasını istiyorlardı ve sürem kısıtlıydı o yüzden Romanya’yı seçmek durumunda kalmıştım. Herkese Romanya dediğimde “Ne alaka ya başka ülke mi kalmadı ?”, “Gidip orada çingenelerle mi okuyacaksın?şeklinde bir dizi soruya maruz kaldım.

“Denizin üzerinde bile yürümeyi başarsanız kesin yüzme bilmiyor diyenler olacaktır.” sözü cuk olurdu buraya, değil mi ? 

Arkadaşlar size söyleyebileceğim tek şey bu süreçte sabırlı olmanız.
Çünkü sizin okulunuz,oradaki  okulunuz, kalacak olduğunuz yer vb. sizden bir ton evrak istiyor. Türkiye’de vize alayım derdi zaten başlı başına bir sorun. Dolayısı ile sabırlı olun.

Olayın içine girdiğinizde her şeyin takır takır işleyeceğini göreceksiniz. İçiniz rahat olsun.

Başta tabii ki benim de çekincelerim vardı. Hiç bilmediğim bir yerdi sonuçta ama sonradan  Romanya’ya giden farklı bölümlerden bir çok arkadaşla iletişime geçtiğimde “Mutlaka gelmelisin insanlara kulak asma sakın”,”Burası çok güzel imkanın varsa kaçırma” tarzında tavsiyeleri duyunca bir nebze de olsa içim rahatladı. Zaten gittikten sonra da iyi ki buraya gelmişim dedim.

Romanya vizesi için öncelikle (https://evisa.mae.ro/#) sitesinden randevu oluşturuyorsunuz.

Sitesinde  istedikleri belgeler mevcut (hesap dökümü,sicil belgesi vb.). Onları bu siteye yüklüyorsunuz ve sonra
e-mailinize randevu tarihi ve saatini ulaştırıyorlar. Bulunduğunuz şehre göre ya Ankara’da ya da İstanbul’da randevu oluşturuluyor. Yoğunluk olmasını önlemek için böyle bir yola başvurmuşlar.

Ben Sakarya’da ikamet ettiğim için İstanbul/Etiler Başkonsolosluğundan aldım. Oraya gittiğinizde bankadaki gibi sıra alıyorsunuz ve sıranız geldiğinde içeriye giriyorsunuz. Görevliye evrakları ve pasaportunuzu da teslim ettikten sonra işleminizi bitirmiş oluyorsunuz. Yaklaşık 2 hafta içinde vizenizi pasaportunuza basmış oluyorlar. İsterseniz evinize kargolatabilir, isterseniz bizzat gidip alabilirsiniz. Tercih sizin.

Öncelikle ben Romanya’nın Oradea şehrine gittim. Romanya’ya gitmek için bir sürü yol var fakat ben Rotexim Transfer aracılığı ile Budapeşte’den geçiş yaptım. En uygun ve hızlı yolun bu olduğunu
internette okuyunca bu güzergahı tercih etmek istedim. Yeşil pasaportlular, bu güzergahı sakın
kaçırmayın 

Budapeşte-Oradea arası için yaklaşık 90 lei (geçen sene 101 TL idi şimdi 142 TL) ödedim. Oradea’ya yolculuğumuz
4-5 saat sürdü. Şöyle ki, e-mail adreslerine uçuş bilgilerinizi atıyorsunuz ve onlar sizi indiğiniz yerden almaya geliyorlar. Ellerinde isminizin yazılı olduğu bir kart bulunuyor ve çıkış kapısında o kartı kaldırarak sizin onları görmenizi sağlıyorlar. Yani bulamam diye tedirgin olacağınız bir durum söz konusu değil.

Uçaktan indikten sonra ismimin yazılı olduğu kartı görünce direkt yanlarına gittim. Onlar da ismimi teyit ederek benim olduğumdan emin olduktan sonra arabaya doğru yürümeye başladık. Tabii ben  bizim ülkedeki “Efe Tur” gibi bir otobüs bekledim ama bildiğiniz kişisel bir arabaydı. Önce bir tedirgin oldum çünkü tek başımaydım.

“Bu araçla mı gideceğiz?” diye sordum, “Evet” yanıtını aldıktan  sonra “Benden başka yolcu var mı ?“ dememe kalmadan bir tane kız geldi ve derin bir oh çektim. Çünkü ilk defa böyle bir yere  gidiyordum ve tek olmam beni biraz gererdi açıkçası. Neyse, 4-5 saat  sonra Oradea’ya varmış olduk.

Şoför direkt yurdun önüne getirdi beni ve yurdun içerisine kadar bavullarımı taşıyarak bana yardım etti. Yani o konuda gerçekten çok ilgililer. Yurttaki görevli kadın listeden
ismime bakarak oda numaramı söyledi ve odama yerleşmek için yukarı çıktım. Oda arkadaşlarımla tanıştıktan sonra çok yorgun olduğum için direkt uyudum. Yol yoruyor çok 

Yurda geldiğinizin ertesi günü sizden birkaç evrak istiyorlar. Onları size liste halinde veriyorlar. Eğer sıkıntı yaşadığınız bir belge olursa nereden alacağınız vs. o konuda yardımcı olurum. Biz özellikle sağlık raporunu alacağımız yeri bir türlü bulamamıştık.  Adresi duruyor olması lazım, isteyen olursa ulaştırırım.

Evrakları tamamladıktan sonra size sensör içeren bir oda anahtarı veriyorlar. Sensörü yurdun dış kapısından okutarak içeri giriyorsunuz. Odanızı ise anahtar ile açıyorsunuz. Yani sensörü olmayan yurda giriş yapamıyor. O konuda güvenlik sağlanmış.

Her öğrencinin merak ettiği gibi yurt ücretine gelecek olursam, ben her ay 150 lei (geçen sene 200 TL  idi
şimdi 237 TL) ödedim. Yurdun fiyatları ucuz. O konuda zorlanacağınızı düşünmüyorum.
Ayrıca yurtta her katta mutfak mevcut.

Herkes kendisine veya odasına ait tenceresini alarak orada yemek yapıyor. Mutfağın biraz ilerisinde ise tuvalet var. İçeri girdiğinizde 3 bölüme ayrılmış olduğunu göreceksiniz. Sol tarafta duşlar, orta kısımda klozetler (kapılarla ayrılmış), sağ tarafta ise musluklar bulunmakta. Tuvalet her katta ortak ne yazık ki, o konuda bayağı sıkıntı çektim fakat bir süre sonra alışıyorsunuz merak etmeyin.

Kız yurduna erkeklerin, erkek yurduna ise kızların girmesi belli bir saate kadar serbest. Dolayısıyla mutfağa giderken koridorda denk gelirseniz şaşırmayın. Fakat merak etmeyin bu konuda herhangi bir problem yaşamadım (rahatsız edilme vb.). O yüzden yurtla alakalı pek bir sorunum olmadı. Yerimiz kısıtlı olduğu için bu yurt konusuna çok detaylı girmeyeyim ama merak eden olursa blogumdan “Yurt ve Okul” isimli yazımı okuyabilir. Orada detaylı anlattım

Diğer bir sorumuz ise tabii ki para 

Arkadaşlar ben Ziraat Bankası’nı kullandım çünkü en az komisyonu o kesiyordu. Okulun içerisinde bulunan iki tane ATM var ve oradan bankanızdaki parayı “lei” olarak çekebiliyorsunuz.

Bir de size tavsiyem Türkiye’den ayrılmadan önce telefonunuzda Ziraat Bankası’nın “internet bankacılığı” uygulaması varsa, şifresiz giriş yap özelliğini seçmeniz.

Çünkü ne kadar paranız kaldığını görmeniz veya hibenizi türk lirasına çevirmeniz için bu uygulamayı kullanmanız gerekecek. (Ziraat Bankası’nı kullanırsanız tabii.) Eğer şifresiz giriş yap özelliğini seçmezseniz, oradayken Türkiye hattınıza kod gidiyor ve giriş yapamıyorsunuz. Ben de unutmuştum o yüzden Türkiye hattımı tek günlüğüne açtırmak zorunda kalmıştım.

O yüzden bu duruma dikkat edin.

Okula gelecek olursam, okulumun ismi Universitatea Din Oradea idi. Çok kampüs havası yok açıkçası
ama yine de her yeri yeşillik olan çok güzel bir yere kurulmuş. Okulun ortasında küçük bir gölet var.
Etrafına da banklar koymuşlar. Ders aralarında motive edici ve rahatlatıcı bir yer ararsanız hemen
fakültenizin kapısından çıkmanız yeterli.

Buraya geldiğinizin hemen ertesi günü koordinatörünüzün yanına
gitmeniz gerekiyor. Koordinatörün ofisi ATM’lerin olduğu yerin hemen yanında. Orada da bir takım evrakları doldurup imzalıyorsunuz. Arkadaşlar evrak işi pek bitmiyor o yüzden birkaç paragraf önce söylediğim gibi, sabır 

Kendi fakültemde laboratuvar ortamı çok iyiydi. Yani okulun dışına baktığınızda biraz yıpranmış olduğunu göreceksiniz muhtemelen fakat içine girince durum öyle değil. Laboratuvarlarında birçok cihaz mevcut. Bazılarını tek bazılarını ise hocaların gözetiminde kullanıyorlar. Ben de elimden geldiğince hepsine dokunmaya çalıştım. Hocalar açısından sıkıntı yaşayan arkadaşlarım oldu ama ben hiç yaşamadım. Benim için hepsi süreci kolaylaştırdı.

Derste anlamadığım yerleri kendi odalarında ben anlayana kadar açıkladılar. Hatta Fizikokimya hocamla birlikte dersten sonra yemeğe gitmiştik ve bana kendi ülkesinin yemeklerini tanıtmıştı. Eğer gidecek olan olursa Oana hocama benden çok selam söylesin. Oraya alışmamdaki emeği büyük.

Tabii gitmeyi düşünen herkeste muhtemelen şu soru vardır “Ben orada ne yiyeceğim ?”

Kaldığınız yurdun arka tarafında Auchan isimli market bulunmakta. 5 ay boyunca neredeyse tüm alışverişimi oradan yaptım. Gerçekten çok hesaplı bir market ve aradığınız her şeyi bulmanız mümkün. Temel ihtiyaçlarınızı (makarna, pirinç, un, süt, yumurta vb.) oradan karşılayabiliyorsunuz. Ayrıca Lidl isimli bir market daha var. Bir tık Auchan’dan daha pahalı. Fakat o biraz uzak kalıyor. Genelde Auchan’a gidiyordum ama oraya da birçok kez gitmişimdir. Dondurması, kahvesi ve vişneli pufu (adı bu değil biz öyle takmıştık ) muhteşem! Giden olursa benim yerime de yesin muhakkak.

Markette kasaya geldiğinizde parayı direkt kasiyere vermiyorsunuz. Kasiyer size bir fiş veriyor ve kasiyerin hemen yanındaki cihaza o fişi okutup para ödemesini oradan gerçekleştiriyorsunuz. Böylece sıra az oluyor çünkü siz ödemeyi yaparken o sırada kasadan başka bir müşterinin ürünleri geçiriliyor sonra o müşteri ödemesini cihazdan gerçekleştiriyor. 5 ay boyunca hiçbir türlü sıra beklemedim

Size yemek konusundaki tavsiyem yanınıza  Türkiye’den bir şeyler götürmeniz. Çünkü benim gibi mantıya düşkün olan varsa çok sıkıntı çeker. İnanın 5 ay boyunca mantı diye ağladım. Bavulunuzun kenarına köşesine mantı, mercimek, bulgur vb. şeyler atarsanız çok rahat etmiş olursunuz. Aynı zamanda da Türkiye yemeklerine dair özleminizi gidermiş olursunuz. 

Ayrıca size güzel bir haber vereyim, Romanya’da öğrenci olduğunuz sürece trenle Romanya içi ulaşım ücretsiz.

Onun o kadar çok ekmeğini yedim ki anlatamam. Bunun için “transportation kartı” almanız gerekecek. Onu da okuldan aldığınız öğrenci belgeniz ile hallediyorsunuz. Bölüm sekreterine gidip bu kartı istediğinize dair talepte bulunuyorsunuz, onlar da belli bir süre içinde çıkartıyorlar. Bazı bölümlere çıkması biraz uzun sürüyormuş
fakat ben 1 hafta içinde aldım. Süresi bölümden bölüme göre değişiyor.

Evet arkadaşlar size Romanya hakkında verebileceğim temel bilgiler bunlar. Öncelikle bana bu yazıyı sizinle paylaşmama fırsat veren Erasmusgram ailesine teşekkür etmek istiyorum. Herkes yaşadığı deneyimleri böyle paylaşırsa, bu deneyimleri yaşayacak olanların süreci kolay ve bir o kadar da bilinçli geçmiş olur.
Yukarıda bir sözden bahsetmiştim ve buraya cuk olurdu değil mi demiştim, hatırladınız mı ?

Bunu bir kenara yazın ve hedeflerinizle ilgili her kötü yorumda bu cümleyi okuyun. İlaç gibi geliyor.

Daha fazlası için ve bu maceram kapsamında birçok Avrupa ülkesini de gezdiğim yazılarıma ulaşmak için blog sitemi ziyaret edebilirsiniz. Diğer sorularınız için de instagram adresimi aşağıya bıraktım.
Ayrıca yazımı okumaya zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Bu süreci yaşayacak olan herkese bol şans!

Blog adresim: https://avrupadaayakizlerim.wordpress.com/
İnstagram kullanıcı adım @yagmurcevirr

Exit mobile version